3 Ocak 2009 Cumartesi

YENİ BİR İŞE GİRDİNİZ

YENİ BİR İŞE GİRDİNİZ

Yeni bir iş yerine başladınız.Öncelikle insan kaynakları kısmı tarafından istenen evrakları işe başlamadan önce veya işe ilk başladığınız gün teslim etmelisiniz. Bu sizin diğerleri tarafından çekilecek ilk resminiz gibidir. Geç getirmeniz veya ilk hafta içinde yarım gün izin alıp örneğin muhtardan ikamet senedi almanız anlayışla karşılanacak olaylardır. Ama tüm evraklarınızı tamamlayıp verirseniz bu, açıkça sözcüklerle anlatılmasa da size verilen ilk artı puan olabilir..Bu artı puanlar insanların bilinç altında saklanırlar. Bir çok alanda toplayacağınız kendi başlarına hiç bir tey ifade etmeyen bu puanlar günün birinde size en gereksiniminiz olduğu zamanda veya hiç beklemediğiz bir anda karşınıza çıkabilir.Her şey bir yana düzenli bir insan istenen belgeleri eksiz ve zamanında vermelidir.
İyi bir organizasyona sahip bir iş yerine girdiyseniz ,siz gelmeden önce size işinizi yürütmek için gerekecek gereçler hazırlanmış olmalıdır. Masa ,sandalye,telefon ,çeşitli kırtasiye.
Masanızın yerini beğenmeyebilirsiniz. Eğer toplu oturma grubunda bulunuyorsanız bunu arkadaşlarınıza ve amirinize danışarak değiştirmeyi önerebilirsiniz. Ancak işyerinin fiziki olanaklarını zorlamamalısınız.
İşe başlamadan önce amiriniz veya insan kaynakları kısmı size bir ilk tanıtım programı veya bir oriyantasyon programı hazırlamış olmalıdır. Bu programda gün ve saat olarak şirketin hangi kısımlarını gezeceğiniz ve kiminle görüşeceğiniz yazılı olmalıdır.Önce insan kaynakları kısmı ile bu programı birlikte okuyunuz ve onların anlattıklarını iyice dinleyiniz. Çünkü yabancı bir ortamda bulunuyorsunuz ve birileri size yol göstermek istiyor.Bu tip bir program mutlaka gereklidir. Bunun süresi en az bir hafta en çok iki ay olmalıdır.(yurt dışı ziyaretleri ,fabrika ziyareti,teknik eğitim bu sürenin uzamasına neden olabilir)Bu programa mutlaka uyunuz. Eğer görüşeceğiniz kimseler herhangi bir nedenle görüşme saatinde değişiklik yapmak isterlerse bunu insan kaynaklarına bildiriniz.Programı onlar yaptı ,bırakın değişiklikleri de onlar yapsın.
Görüşmeye gittiniz. Burada hemen her iki kişinin konumunu saptayalım.Siz yeni geldiniz kendi işinizi en iyi şekide yapabilmek için şirketi ve diğer birimleri tanımak istiyorsunuz.Konular hakkında bilginiz karşınızdakine oranla az,öğrenmek istiyorsunuz. Size kendi bölümünü anlatacak kişi ,sizin gelişinizi saygıyla karşılıyor ama zamanı az ,iş baskısı altında ve bir an önce anlatıp sizden kurtulmak istiyor.
Durum bu kadar kötü mü? Olabilir. Onun için öncelikle karşınızdakini rahatlatın.Zaman ayırdığı için teşekkür edin ve ortak hedeflere varmak için kendisinin vereceği bilgilere ihtiyacınız olduğunu hissetirin.
O size kısmı ve işle ilgili konuları anlatacaktır. Dikkatle dinleyin .Abartmadan not alabilirsiniz.Sorularınızı sona saklayın .Kişinin sözünü kesmemeye çalışın.Ama dikkatli dinleyici olduğunuzu belli edin.Sigara içmemeniz ve sunmamanız yerinde olur. Sunulursa sigara çay kahve almanızda bir sakınca yoktur. Otururken geriye kaykılmayın ,dikkatli dinlemenin en önemli göstergesi öne doğru kişiye yönelik bir vücuttur. Gözlerinizi kaçırmayın . Karşınızdaki kişi konuşmayı pek sevmeyen bir kişi ise yavaş yavaş açık sorular sorabilirsiniz .Yani yanıtı evet/hayır olmayan sorular.
Sorularınızda ayrıntıdan çok genel çerçeveyi anlamaya çalışın.Nasıl olsa burda anlatılanların çoğunu unutacak , işiniz düştüğünde tekrar ayrıntılarla boğuşacaksınız.
Bu görüşmede kendinizden söz etmeyin. Karşınızdaki ile ortak nokta bulmak için biraz açılabilirsiniz ama unutmayın siz işe alındınız , reklama gerek yok. Daha sonraki ilişkilerinizde insanlara kendinizi sözlerle değil davranışlarınızla tanıtma fırsatı bulacaksınınz.
Bu görüşmeden en iyi sonucu almak için anladığınız noktaları kısaca tekrar edip karşınızdaki kişiye teyid ettirirmeniz yeterli olacaktır.Hem anladığınız noktaları kendi ağzınızdan tekrarlayarak öğrenmiş olursunuz hem de atladığınız bir nokta varsa karşınızdaki onu ekleme olanağı bulur.
Ayrılmadan önce soracağınız son soru sizin kısmınızla olan kesişme noktaları olmalıdır.Burada da ayrıntıya gerek yoktur. Genel resmi anlamaya çalışın.Ayrılırken o size her zaman yardıma hazır olduğunu ve sorularınıza her zaman yanıt vermeye hazır olduğunu söylerse ilersi için kapıyı açık bıraktırmış olursunuz ki , bu kapılara çok ihtiyacınız olacak

Bütün kısımları dolaştıktıktan sonra oturun notlarınıza bakın.Kısımlar arası ilşkileri kağıt üzerinde sembollerle irdeleyin. Anlamadığınız yer olursa tekrar soru sormak kesinlikle ayıp olmaz. Bu notları ve görüşme sırasında tuttuğunuz notları saklayın.
Akţam üstleri amirinize uğrayıp o gün nereye gittiğinizi neler öğrendiğinizi yine abartmadan özetlerseniz iyi olur.Oriyantasyonun sonunda bu özet daha uzun olmalıdır. Amirinizle yapacağınız bu görüşme işe başlamanız için iyi bir köprü görevi görecektir.

İşe başlamadan önce size bir işyeri tarifi yazılı olarak verilrse ne ala . Bu her işyerinde olsa ne güzel olurdu. Ama sizde yoksa üzülmeyin.En kısa zamanda bunu hazırlayıp yazılı hale getirmeyi kendinize hedef olarak koyun.Amirinizden yapacağınız işle ilgili ayrıntıları almanız ne iyi olacaktır değil mi? Ya da sizden önce bu işi yapmakta olan kişi ile bir kaç gün çalışsanız...Bunlar özlenen , planlanan durumlardır. Ama çoğunlukla yerine getirilmeyebilir. Sizi pat diye denize atmışlardır. Konu hakkında bilgi sahibi olsanız bile bir sürü yeni kavram , kısaltma , formül , hesaplama yöntemi , plan , raporlama sistemi, tablo,vs. ile karşılaşacaksınız. Bunlar hiç gözünüzü korkutmasın. Öncelikle bunları anlamaya , öğrenmeye çalışın. İstenen belgeleri istenen formda hazırlamaya çalışın. Burada görmüş olduğunuz eksiklikler varsa bunları not alın. Haklı bile olsanız ilk aşamada bunları değiştirmek istemeniz dirençle karşılanabilir. Ne cüret ! siz insanların yıllardır pek te güzel şekilde yapmış olduklarını beğenmiyor ,değişiklik istiyorsunuz ha ? Onun için sakin olun ve hazırladığınız değişiklik önerilerini onların bulmasını sağlayacak fırsatlar yaratın. Fikrin onlardan gelmesi kabul etmelerini kolaylaştıracaktır.
Başlangıçta karşılaşacağınız olumsuzlukları sakın büyütmeyin.Sizi yemeğe davet edip veya köşeye çekip bu şirketin ne kadar yaramaz bir şirket olduğunu ,hep haksız atamalar ve davranışlar yapıldığını söyleyen iş arkadaşınızı sabırla dinleyin ama kulak asmayın. Çünkü büyük olasılıkla ya kendisinden daha iyi ücret aldığınızı öğrendi ya da sizin yerinize o gelmek istiyordu , gelemedi. Ayrıca unutmayın her iş yerinde mızmızlanmayı , şikayet etmeyi , şirketi çekiştirmeyi seven insanlar vardır. Bunları baştan ayırtedin , notunuzu verin ve söylediklerini bu filtreden geçirdikten sonra düşünmeye başlayın. Unutmayın hep şikayet eden iş yapmayı ikinci sıraya iten , mutlaka başka zemin ve mekanlarda da bunu yapacaktır..




İŞİNE SARILMAK


İş patronun işi. Sonunda o beni çalıştırıyor. Ben emeğimi veriyorum.Tüm zamanımı burada geçiriyorum ve emeğimin karşılığını alıyorum. Bunlar doğru düşüncelerdir. Konumlamadan söz ederken bu açıkça görülmüştü zaten. İş patronundur, biz çalışırız.

Şimdi işe tersinden bakın bir de. Bu yaptığınız iş , sizin işiniz olsaydı nasıl çalışırdınız? Bu sorunun yanıtını kendinize vereceksiniz. Kendi temponuzu , çalışmanızın verimini , yaptığınız harcamaları bir gözden geçirin. Eğer bir sapma seziyorsanız , davranışlarınızı değiştirmek için ön koşul olan düşüncelerinizi ve yaklaşım biçiminizi değiştirin.

Eğer çalıştığınız iş yerinde başarılı olmak istiyorsanız , hiç kuşkuya yer vermeden söylemek gerekir ki , bu iş yerini kendi dükkanınız gibi görmelisiniz.

Patronun dertlerinin sizi kısa vadede ilgilendirmiyor düşüncesi aldatıcı olabilir.Veya patron başınızda değilse bile o işi kendi işi gibi gören amirleriniz veya başka üst düzey yöneticileri olacaktır şirketinizde. Onlar da sizi patron gözüyle değerlendireceklerdir.

Temel yaklaşım olarak bu görüşe sahip olduktan sonra günlük çalışmalarınızda bunu yaşayacak ve göreceksiniz. Bu sizde bir alışkanlık olduktan sonra bundan vazgeçemeyeceksiniz. Kendinize bir giysi alırken nasıl dükkanları dolaşırsınız , giysinin hoşunuza gitmesi yanında kumaş kalitesine ve fiyatına bakarsınız değil mi? Ya da araba almadan önce galerileri gezer , dostlarınıza sorarsınız en iyişekilde alım yapabilmek için.

İş hayatında arkadaşlarınızdan veya astlarınızdan bir işi yapmamak için bin bir türlü mazeret veya bahane duyabilirsiniz. Ya gerekli veriler eline geçmemiştir ya ötekinin bir başka işi yapmamış olması sonucu işi yapamamaktadır ya da o eksiktir, bu olmamıştır . Tabi en kısa ve kestirme yol suçu düzene veya sisteme atmaktır:
"Kardeşim sistem yok burada ", "düzen bozuk abi ","değiştireceksin dostum "(=bu sonuncusu en tehlikelisi , toptan yargının üstüne cellat , çözümü de sunuyor size) .

Sonuç: İş yapılmaz, yapılmamıştır. Peki burada kimin canı yanmaktadır? Tabi amirin , yöneticinin. Çünkü işin sahibi odur üstlerine karşı. O amirine , saha çamurlu , hakem yanlış gördü düzeyinde mazeretlerle gidemez. Ne yapar ? Önce astlarının canını yakar. Sonra işi ya kendi yapar ya da zorla, tatsız bir biçimde yaptırır. (Bazı yöneticiler aslanların önüne atabilir astlarını . Ya da ingilizlerin deyimiyle "sıcak patatesi" ellerinden bıraktıkları gibi bırakırlar , çünkü onun elinin yanmaması gerekiyordur).